Gülen Cemaati’ne yönelik medya soruşturması kapsamında yazar Ahmet Altan, kardeşi Prof. Dr. Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak hakim karşısında.
İstanbul 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına katılmayan Ahmet Altan’ın tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS ile savunma yapacağı belirtildi.
Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Yakup Şimşek ise duruşmada hazır bulundu.
Duruşmayı Norveç büyükelçiliği temsilcisi, Britanya, Almanya, Danimarka, Çek Cumhuriyeti, Fransa ve İsveç’in konsolosluk temsilcileri ve Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü de takip etti.
Salonun ses sistemindeki teknik bir sorun sebebiyle kimlik tespitine geçilemeden duruşma öğleden sonraya ertelendi.
Duruşmada kimlik tespiti yapılan Ilıcak, “Mesleğiniz?” sorusuna “Gazeteciydim. Şimdi gazetecilikten içerideyim” diye yanıt verdi.
İddianamenin özetinin okunmasının ardından Ilıcak ilk savunmasını yaptı.
11 aydır ceza evinde olduğunu ve 11 ay sonra savunmasını yapabildiği için çok mutlu olduğunu söyleyen Ilıcak, “Ben bu örgütle kendi irtibatımı göremiyorum. Ben 70 yaşının üstünde bir kadınım. Hayatım boyunca hiçbir dini cemaatle ilişkim olmadı. Dini cemaatle doğrudan doğruya ilgim olmadı. Benim hayatımla, anne babamla, okuduğum okulla hiçbir alakaları olmadı” dedi.
Babasının Demokrat Parti’den bakan olduğunu, dayısının da sonraki dönemde orman bakanı olduğunu ve ikisinin partisinin de darbe yaşadığını anlatan Ilıcak, “Dolayısıyla darbe denilen lafa benim herkesten çok antipatim var. Hayatı boyunca darbelerle mücadele etmiş Nazlı Ilıcak bugün hakarete uğruyor. Böyle bir suçlamayla karşı karşıya kalmak beni rencide ediyor. Ben kimseye mürit olmadım. Ben hep bireysel davrandım. Kula kulluk etmedim. Kendi ayaklarım üzerinde durmayı başarmış bir insanım” dedi.
Darbe girişiminin ardından kapatılan, Gülen Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen Koza-İpek Holding’in sahibi olduğu Bugün gazetesini oğlu Mehmet Ali Ilıcak’la kurduklarını ancak daha sonra devretmek istedikleri için birini aradıklarını anlatan Ilıcak, “Akın İpek ismini bana Abdullah Gül verdi. Akın İpek ismini bu vesile ile öğrendim” dedi.
11 aydır tutuklu olduğunu hatırlatan Ilıcak, “Sorun değil ben bedel öderim. Ben gazeteciyim. Ama artık tahammül sınırlarımı aşmış durumda” dedi.
‘FETÖ’den aranan firari savcı Zekeriya Öz’la yaptığı söyleşi için çekilen kartopu fotoğrafı hakkında da konuşan Ilıcak, “Somut olarak sunulan tek belge kartopu. Zekeriya Öz’ü kartopu oynayarak aklamışım. Biz gazeteciler röportaj yaparız ve dikkat çekici bir fotoğraf kullanırız. O zamanlar Zekeriya Öz terör örgütü üyesi değil. Açığa alınmış bir savcı. Baktım kar yağıyor aldım elime bir kartopu, ona da verdim, bir tane çekildik. Bu önemli bir şey değil. Aklamak için yapılmadı” dedi.
Mahkeme, Ilıcak’ın savunmasına devam etmek üzere duruşmayı yarına erteledi.
Altan kardeşler ve Ilıcak hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme’ suçundan üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15’er yıldan 22.5 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.