Toplumun bir çok kesiminde gündelik konular,hareketli tartışmalar sürüp gidiyor. Gözden kaçansa şu oluyor; konular – gündem genellikle çok kısa ömürlü oluyor.
Sık sık değişerek benzer sorunlar önümüze ısıtılarak konuyor…
Peki bunda amaç nedir?
Amaç : Belli bir konuyu veya belli konuları biz hararetle yazalım , tartışalım , konuşalım veya kafa yoralım…
Konuların özünden daha çok magazinsel boyutları da işin içine girince ana sorundan uzaklaşmak yada uzaklaştırılmak daha kolay oluyor…
Toplum olarak kolektif benlik oluşturamamış olduğumuz için bir hafta önce gazetelerin manşetlerinin bile ne olduğunu unutup gideriz.
Yerine abartılmış, içi boşaltılmış kocaman balonlardan oluşan boşluklar kalır hafızamızda…
Tarihi sürecin anlamını veya gündemi gözden kaçırarak, geçmişte kalanları hemen belleğimizden sileriz…”
Haber ve bilgiye boğulmuş, haberin özünü kaçırmış bir toplum yumağı olarak aynı olayları tekrar tekrar önümüze getiren medyayı -ÖZELLİKLE TV’lerde olan yüzleri- ve onun ”allı pullu” medyatik tiplerini,yazarlarını günün kahramanı ilan edip, yüreğimizi rahatlatıyoruz…
Sistem sanıldığından daha basit işliyor aslında…
Durmaksızın arka arkaya verilen haberler ve bilgilerle tıka basa doyurulduğumuz için önceden verilen bilgiyi hemen unutmayı yeğliyoruz…
Hiçbir yorum yapmadan izleyip ,okuyup yeterince bilgi almadığımız asıl konuyu kaçırdığımız için edilgen duruma düşürülen bizleriz ve ayırım yapma sürecine girmeden diğer konuyla ilgilenmeye başlıyoruz…
Rafine edilmiş totaliter toplumlarda çocuklar için geçerli olan yetişkinler içinde geçerli olduğunu keşfetmişlerdir…
İlgi ve algının kesişme aralığı çok dar ( günümüzde bu süre anlık) biz zamanda gerçekleşmektedir…
Yeni ve hızlı olanın dikkat çektiği gözlenmiş ve şimdiki zaman vurgusu ile ”sıcak gelişme”, ”son dakika haberi” adı altında bir önceki hızla unutturulmaktadır.
Bütün bunları neden yaparlar ?!… Tarihsel olarak ortak olguları az bulunan ”bilinçsiz toplumlar”
çok daha kolay yönetilebilirde o nedenle- açık açık yazdım ki, iyi anlaşılsın. Böyle olan bir toplum eleştirici değildir ve kurulu düzenden kolaylıkla memnuniyet duyar…
Sözlü tarih dediğimiz haber alma geleneğimizin silinmesi bu nedenledir. Haber arası reklamlar, sık sık aynı görüntülerin döndürülür olması da bu amaçladır…
Tüketerek hemen bir başka olaya geçebilmek içindir…
Günümüzde algıladığımız her haberi anlık koşullar bağlamında değerlendirir ve ona göre karar veririz. Bu koşullar psikolojik açıdan öyle anlıktır ki,bir ülkede yapılan darbeyi, eylemi, ayaklanmayı o ülkenin geçmişi içinde değerlendirmeden hemen tüketiriz…
Darbe haberini, ondan önce gelen haberle onun ardından gelen reklamın anlık kurgusu ile algılıyoruz daha da kötüsü algılatılıyoruz…
Yaşamsal süreç ve değerlendirme yapma duygumuz ya da empati yapabilme yetimiz bu yöntemle elimizden alınmış oluyor. Halkı haber teknolojisi aracılığı ile manipüle etmek,düzen denetleyici profesyoneller için en iyi iştir ve onlar kendilerini iyi bilirler…
Esas yazdıklarından ve TV’de konuştuklarından değil de ” konuşmadıklarından” para kazanırlar…
Kurulu düzen mantığındaki medya uzmanları ;insanların düşünmelerini engellemek için yanlı olmayı ve yanlı haber yapmayı da ihmal etmezler…
Tek düze olan insan yığınlarının daha kolay tüketici olduğunu eklememe gerek yok sanırım …
Şimdi iyi okumalar ve iyi seyirler …