YPG’nin ana omurgasını oluşturan Suriye Demokratik Güçleri’nin komutasında 30 bin kişilik bir ‘sınır güvenlik gücü’ kurulması konusunda ABD’den ‘karmaşık’ mesajlar geldiğini belirten New York Times, Amerikan askerlerinin NATO müttefiki Türkiye ile çatışması olasılığının ortaya çıktığını belirtti.
Gazete Duvar’da yer alan çeviriye göre, “Suriye artık Trump’ın savaşı” başlıklı New York Times baş yazısında şu ifadelere yer verildi:
“Başkan adayı olduğu sırada yabancı ülkelerdeki savaşlar, özellikle de Suriye konusunda uyarıda bulunmuştu. Başkanlığının üzerinden bir yıl geçtikten sonra ise Afganistan ve Irak’ı zaten kapsayan açık uçlu ihtilaflar listesine Suriye’yi de ekliyor.
Başkan (Donald) Trump’ın planını, Suriye’deki askeri varlığın devam etmesi için Kongre’den izin ve fon istemesi nedeniyle öğrenmedik. Bunu, Dışişleri Bakanı Rex Tillerson çarşamba günü Stanford Üniversitesi’ndeki Hoover Enstitüsü’nde yaptığı konuşmada açıkladığı için biliyoruz. Tillerson, “ABD Suriye’de, IŞİD’in yeniden ortaya çıkmamasını sağlamaya odaklı bir askeri varlığını sürdürecek. Suriye’deki askeri misyonumuz koşullara bağlı olacak” diyordu. Diğer bir deyişle, bir bitiş tarihi veya kamuoyuna açıklanmış başarı ölçütleri olmayacak.
Geçen ay itibarıyla, Suriye’de yaklaşık 2 bin Amerikan askeri vardı – bir yıl öncesinden 500 kişi fazla olan bu askerler, mühendislik birimleri ile IŞİD’le mücadelede yerel milislerle birlikte savaşıp onları eğiten Özel Operasyon birimlerinin bir bileşimi. Şimdi belirsiz bir süre boyunca orada bulunacakları açığa çıkmışken, bu sayının artmayacağını ve misyonun daha da uzamayacağını kim söyleyebilir?
Suriye karmaşık bir sorun. Fakat bu plan da kötü düşünülmüş, askeri eylemlere fazla bağımlı ve hüsn-ü kuruntuyla hazırlanmış görünüyor.
ABD Suriye’deki askeri eylemlerini, 2014’te bu ülke ve Irak’ta çok geniş bölgeleri ele geçiren IŞİD’e karşı koymak için başlattı. Başkan Barack Obama ile Trump yönetiminde yapılan askeri operasyonlarda IŞİD’in geçmişte kontrol ettiği bölgelerin yüzde 98’i temizlendi ve 7.5 milyondan fazla insan gaddar bir yönetimden özgürleştirildi.
Bu ilerleme önemli olmakla birlikte, üst düzey Dışişleri yetkilisi David Satterfield’in geçen hafta bir Senato komitesine söylediği gibi, IŞİD ve El Kaide önemli tehditler olmayı sürdürüyor. Trump yönetimi, Irak’tan askerleri çekerek aşırılıkçıların yeniden ortaya çıkmasına yol açan ve Albay Muammer Kaddafi’yi deviren NATO hava saldırılarından sonra Avrupalı müttefikleriyle birlikte Libya’ya istikrar getirmekte başarısız olan Obama’nın hataları olarak gördüğü adımlardan kaçınmak istediğini söylüyor.
Fakat Suriye’deki hedefler öylesine kapsamlı ki ulaşılamaz olabilir; bu da Amerikan askerlerinin ebediyen orada kalmasına yol açabilir. Tillerson’ın çerçevesini çizdiği üzere yönetim, IŞİD ve El Kaide’nin ‘kalıcı bir yenilgiye uğramasını’, Suriye’nin ‘bir daha hiçbir zaman’ teröristler için bir sığınak olmamasını hedefliyor. Aynı zamanda Suriye’deki iç savaşın Devlet Başkanı Beşar Esad’ın olmadığı, istikrarlı bir ülke üretecek bir siyasi süreçle çözülmesini istiyor.
Esad ile Suriyeli isyancılar arasındaki ihtilafa son verecek kapsamlı bir siyasi anlaşma kilit önem taşıyor. Bu aynı zamanda Obama’nın da denediği ve büyük ölçüde Esad ile onun işini kolaylaştıran Rus ve İranlıların direnişi nedeniyle başaramadığı şey. Şu an neyin farklı olduğunu görmek zor.
Tillerson daha fazla diplomasi çağrısı yaptı ama ABD’nin değil, BM’nin liderliğini istiyor. Güçleri Esad’ın zor durumdaki rejiminin kurtulmasına yardım eden İran’ın Suriye’deki varlığını güçlendirmesini ve İsrail ile diğer ülkeleri tehdit etmesini engellemeyi umuyor. Eskiden öncelik IŞİD’i yenilgiye uğratmaktı. Tillerson’ın söylediğine göre şimdi Washington aynı zamanda, bölgedeki İran nüfuzunun azalmasını da garanti altına almayı hedefliyor.
ABD’nin, İran’ın kötücül faaliyetlerini engellemek için çalışması gerektiği şüphe götürmez. Fakat Tillerson, İran’a -belki askeri açıdan bile- karşı koymak yönünde alarm verici bir istekliliğe işaret eden bir gündemi tarif etti.
Amerikalılar aynı zamanda, Suriye’deki 2 bin askerin, IŞİD’le mücadelede müttefik olan ve yarı özerk bir Kürt bölgesini korumakla görevlendirilecek 30 bin kişilik bir sınır gücünün çoğunluğunu oluşturacak Kuzey Suriyeli Kürt savaşçıları eğitmek için kullanacakları konusunda karmaşık mesajlar veriyor. Kürtleri düşman olarak olarak gören Türkiye sınır ötesi harekât tehdidinde bulundu. Tüm bunlar, Amerikan askerlerinin NATO müttefiki Türkiye ile çatışması konusunda karanlık bir ihtimali ortaya çıkarıyor.
Demokrat Senatör Tom Udall, Bay Satterfield’e “Bu durum nasıl sonu olmayan bir savaşa dönüşecek ki?” diye sordu. Satterfield, siyasi klişelerle yanıt verdi. Amerikan halkı gerçek bir yanıtı hak ediyor.”