Türkiye yakın tarihinin belki de en önemli yolsuzluk soruşturması olan ve üzeri örtülen 17-25 Aralık sürecinin kilit ismiydi Rıza Sarraf.
Türkiye’de en üst makamlara kadar uzanan bu soruşturma,paralel darbe,yargı darbesi propagandalarıyla tersine çevrilirken,Rıza Sarraf,el konulan paralarını faiziyle geri almış,kendisiyle birlikte soruşturulan bakan çocukları ve bakanlar bu süreçten kurtulmuştu.
Rıza Sarraf’ın Amerika’da tutuklanması ve Türkiye’de ki şirketlerinin para ilişkilerinin de dava kapsamında sorgulanacak olması,Ankara’da siyasi çevrelerde panik havası başlattı.
En büyük korku ise,Rıza Sarraf’ın itirafçı olması.
Ankara’da Zarrab’ın güvenlik içinde yaşadığı Türkiye’den, neden “tutuklanma ihtimali” olabilecek ABD’ye gittiği konusunda çok sayıda tahmin yapılıyor. En çok destek gören ve öne çıkan senaryo ise, Zarrab’ın “itirafcı” olup, ABD yaptırımlarını delmek için işbirliği yaptığı”kritik isim ve bağlantıları” açıklayarak, cezasını azaltmayı deneme ihtimali üzerinde yoğunlaşıyor. Zarrab’ı bu yola itenin ise, İran’da sonuçlanan Babek Zencani davası olabileceği ifade ediliyor.
İran, Türkiye’de “Rıza Zarrab’ın ortağı” olarak ünlenen, ancak Zarrab’ın avukatlarının “ortağı değil” dedikleri Zencani’yi, yaptırımları delmek üzere yola çıkıp, İran Devleti’ne ait parayı zimmetine geçirdiği gerekçesiyle yargılamış ve idam cezasına çarptırmıştı. Zencani’nin idamdan kurtulmak ve cezasını hapse çevirtmek için ise, İran’dan çaldığı paraları geri vermesi şart koşulmuştu. Zencani’nin idamdan kurtulmak için İran devleti ile işbirliğine girmesi halinde, “ortağı değilim” demesine rağmen Reza Zarrab’ın da benzer sıkıntılar yaşayabileceği yorumları yapılmıştı.
Zarrab’ın bu çerçevede, ABD’nin yaptırımlar konusunda soruşturma yürüttüğünü bilmesine rağmen, “bilerek” ve Amerikan adaleti ile “anlaşmalı şekilde” Miami’ye gittiği ve orada tutuklandığı da Ankara kulislerinde konuşuluyor.
ABD’de yayınlanan Zarrab hakkındaki iddianamede, Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerine de atıf yapılıyor. Zarrab yargılansa da, itirafcı da olsa, Savcı’nın bu şirketler ve Türkiye’deki bağlantılar konusu üzerine gideceği, Türkiye’deki şirketlerin iddianameye konulması nedeniyle, kesin. Dolayısıyla, Zarrab davasının, kendisi ne ceza alırsa alsın, Türkiye’ye de uzanacağı yorumları yapılıyor.
O dönemde hakkında iddianame hazırlanan Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar’ın dosyasında ise Zarrab bağlantısı bulunmuyordu. Zarrab’ın yargılanma sürecinde, bu çerçevede, Bağış, Güler ve Çağlayan’ın dosyalarının da yeniden açılmasının gündeme gelebileceği Ankara kulislerinde konuşuluyor.