Gelir adaletsizliğinin her geçen gün arttığı,bununla tezat bir şekilde,ülkeyi yönetenlerin lüks ve debdebe içerisinde yaşaması,toplumu her gün biraz daha sosyal patlamaya yaklaştırırken,
gerçek ileri demokrasiyle yönetilen ülkelerde ki oran,itibarın yönetenin saltanat hayatıyla değil,halkın refah düzeyiyle doğru orantılı olduğu gerçeğini ortaya koydu.
Temel gereksinimlerini karşılayamayarak yaşamlarını destekle sürdürmek zorunda kalan yurttaşlara yapılan sosyal yardımlar GSYİH’nın ancak yüzde 1.38’ini bulurken, AB ortalaması yüzde 2.5’un üstünde.
YOKSULLUK HIZLA ARTIYOR
İzmir Tabip Odası Hekim Meclisi üyesi Dr. Ergün Demir ve İstanbul Tabip Odası ve TTB delegesi Dr. Güray Kılıç’ın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü verilerinden yaptığı araştırmaya göre, 2002’de 1 milyar 376 milyon liralık yardım yapılırken, 12 yılda yoksul sayısının hızla artmasıyla 20 milyar lirayı aştı. Yardımların artışı yoksulluğun ne kadar hızlı arttığına işaret ederken veriler bu artışın bile gelişmiş ekonomilere kıyasla çok gerisinde kalındığını ortaya koyuyor.
Üstelik yapılan yardımların önemli bir kısmı da devlet tarafından değil, belli vakıf, kurum, dernek ve benzeri organizasyonlar tarafından yapılıyor.
Türkiye’de yapılan gıda, kömür, giyim ve benzeri ayni nitelikli yardımlar ile muhtaçlık durumuna bakılmaksızın tüm öğrencilere verilen ücretsiz kitap yardımı gibi uygulamalar ve sosyal yardımlarda mükerrerlik dikkate alındığında, gerçekleşen sosyal yardım harcamalarının GSYİH’ye oranı, neredeyse tamamı nakdi nitelik taşıyor.
Yoksullukla mücadelenin en insani yöntemi, ihtiyaç sahibi kişilere bir vatandaşlık hakkı olarak sağlanacak, sınırlı ama düzenli bir nakit gelir desteği programı ile mümkün.