13 Mayıs 2014’te meydana gelen ve 301 işçinin ölümüyle sonuçlanan Türkiye’nin en büyük maden faciası için açıklanan bilirkişi raporu, olayın önlenebilecekken “olumsuz ocak alt yap uygulamalar nedeniyle facia boyutuna ulaştığını” ortaya koydu.
Bilirkişi raporunda Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ihmali ve kusuru olduğunu söylendi.
Kusura ilişkin detayların da açıklandığı rapor, böylece Soma davası dosyasında kamu görevlileri ve bakanlıkların kusur ve ihmalleri olduğunu belirten ilk resmi belge olmuş oldu.
“Teftişler yüzeysel yapılmış”
Raporda İdari koşullar başlığı altında, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı (İTKB) denetlemeleri yüzeysel kalmış, gerektiği şekilde yapılmamıştır” denildi.
Bilirkişi heyeti mahkemenin talebi üzerine oluşturuldu ve bu yılın başında da madenin içine girerek incelemelerde bulundu.
Olayın idari ve teknik eksikliklerden kaynaklanan boyutlarına da dikkat çekilen bilirkişi raporu mahkeme tarafından görevlendirilen 8 akademisyen ve 1 elektrik mühendisi tarafından hazırlandı.
Bilirkişi raporuna göre Enerji Bakanlığı için de “2010 yılından itibaren ocağın işletme projelini incelemek ve denetlemekle yükümlü olan ve T.K.İ kanalıyla onay veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) görevinin gereklerini tam olarak yerine getirmemiştir” tespitinde bulunuluyor.
“Bakanlıkların ihmal ve kusuru var”
Olay tarihinde yürürlükte olan mevzuatta, olayla doğrudan ilgili yetersizlikler olayın bir faciaya dönüşmesinde etkili olduğu söylenen raporda, “Genel olarak kömür havzalarının yönetimi-denetimi ve özelde de kömür ocaklarında İş sağlığı ve güvenliği konulan ile ilgili mevzuat eksiklikleri ve yetersizlikleri nedeniyle Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ihmali ve kusuru vardır’ deniliyor.
Davanın avukatların Can Atalay BBC Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, bu değerlendirmenin şu an yürütülen dava sürecine doğrudan bir etkisi olmayacağını ancak, “bu raporda sorumluluklarına işaret edilen kamu görevlileriyle ilgili de ceza davası açılması gerektiğinin bir kere daha ortaya çıktığını” belirtiyor.
Akhisar’da görülen Soma davasında bugüne kadar hiçbir kamu görevlisi hakim karşısına çıkmadı. Bakanlıklar faciada sorumlulukları olduğunu reddederken, haklarında soruşturma izni istenen kamu görevlileri için gerekli izinleri vermedi.
“Alp Gürkan’ın da sorumluluğu bulunabilir”
Ancak şu ana kadar bir yargılamaya dönüşmeyen bir soruşturma dosyası kamu görevlilerinin ihmalini araştırmak üzere açık durumda. Bu dosyada bir gelişme kaydedilip kaydedilmediği ise bilinmiyor.
Raporun dikkat çekici bir bölümü de facianın yaşandığı Eynez madenini işleten Soma Holding’in kurucusu ve eski yönetim kurulu başkanı Alp Gürkan’ın sorumluluğuna ilişkin değerlendirme oldu.
Bilirkişi, Alp Gürkan’ın da “kaza olduktan sonar gerek basında gerekse savcılık ifadesinde yer alan ve kendisinin asıl sorumlu/yetkili olduğu yolundaki beyanlarıdır. Alp Gürkan’ın, yönetim kurulu eski başkanı olduğu, olaydan çok kısa bir sure önce yönetimden ayrılmış olduğu, daha sonra Tilaga AŞ üzerinden Soma AŞ yönetimi ile ilgisinin devam ettiği, kendisinin gerçek yetkili olduğu yolundaki ifadeleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde, tüzel kişilik perdesinin aralanması çerçevesinde; sorumluluğunun bulunabileceği mütalaa edilmektedir” denildi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı denetimlerine ilişkin değerlendirmede ise müfettişlerin 2012- 2013 yıllarında ikişer kez teftiş yaptıkları, ve bunun yanı sıra Mart 2014’te de denetim yapıldığına dikkat çekiliyor ve şu görüş paylaşılıyor:
“[Bu denetimlerde] noksan bir husus belirlenemediği ifade edilmiştir. Oysa geçerli mevzuata göre çok sayıda aykırılıklar bulunmaktadır. Tanık ifadelerinde denetimlerdeki zafiyetten söz edilmektedir. Denetimlerin yüzeysel olduğu ve gereken şekilde yapılmadığı kanaati oluşmuştur” denildi.
Enerji Bakanlığı’na bağlı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MİGEM) ilişkin yapılan değerlendirmede ise bilirkişi heyeti, planlanandan 2-2,5 kat fazla üretim yapıldığına, üretim artmasına rağmen havalandırmayı sağlayan ana vantilatörün kapasitesinin değiştirilmediğini vurguluyor.
Bu ve bunun gibi eksiklikleri denetlemekle sorumlu MİGEM’in görevinin gereklerine yerine getirmediğini belirtiyor.
Teknik koşullar arasında gaz maskelerinin işçilerin madenden kaçmasına olanak tanımamasından, üretim zorlamasına; maden içi etkin haberleşme ve alarm sistemi bulunmamasından, acil durumlar için bir planlama yapılmamış olmasına kadar bir dizi eksikliğe dikkat çekiliyor.
“Çok önemli ihlaller dizisi tespit edilememiş”
Teftişlerin yeterli yapılmadığına dikkat çeken heyet, “Söz konusu maden
ocağı olay tarihine kadar düzenli aralıklarla denetlenmiştir. Ancak her nasılsa bu denetimlerde kayda değer ihlaller tespit edilememişken, kazadan hemen sonra yine İş Teftiş Kurulu tarafından yapılan incelemede kazaya neden olan çok önemli ihlaller dizisi tespit edilmiştir” diyor.
Bu noktaya dikkat çeken heyet bunun kusur olduğunu vurguluyor.
Yangının çıkış biçimini, teknik analizi ve tanık ve sanıkların olayla ilgili ifadelerini inceleyen heyet nihai olarak saydığı bir dizi tedbir yerine getirilseydi olayın bir faciaya dönüşmesinin engellenebileceği görüşünü dile getiriyor.
Davanın 23 Ağustos’ta görülecek olan duruşmasında bu raporun okunması ve tarafların konu üzerine söz alması bekleniyor.
BBC Türkçe