TBMM Başkanı Mustafa Şentop, FETÖ ile mücadeleyi emniyet güçleri, istihbarat ve yargı kurumlarının yürüttüğünü söyleyerek, “Siyasi ayak için ayrı bir mecra düşünmeye gerek var mı?” diye sordu.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Meclis’te gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Şentop, bir gazetecinin, CHP’nin ‘FETÖ’nün siyasi ayağının’ araştırılmasına ilişkin komisyon kurulmasını istediğini, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de açıklamaları bulunduğunu belirterek, FETÖ’nün siyasi ayağını ortaya çıkarma noktasında Meclis Komisyonu’nun muktedir olacağını düşünüp düşünmediğini sorması üzerine şunları söyledi:
“Bu konuda çok ciddi bir mücadele yürütülüyor. Aralık 2013’te başladı. 15 Temmuz sonrasında da çok daha titiz bir şekilde yürütülen bir mücadele var. Burada farklı kategorilerdeki FETÖ’cüler arasında ayrım yapılmıyor. Yani hangi ayak olduğuna bakılmaksızın böyle bir mücadeleyi emniyet güçlerimiz, güvenlik güçlerimiz, istihbarat kurumlarımız ve yargı kurumlarımız yürütüyor. Dolayısıyla bütün ayaklarla ilgili yargı, asker, emniyet vesaire… Hangi ayakla ilgili olursa olsun bütün mücadele sürecini emniyet, yargı ekseninde yürütüyoruz. Siyasi ayak için ayrı bir mecra düşünmeye gerek var mı? Bunu soruyorum. Bu mücadeleyi de siyasi ayakla ilgili de emniyet ve yargı kurumlarımız yürütüyor. Nitekim bununla ilgili yakalananlar, yargılananlar, mahkum olanlar var. Demek ki bunu kendi olağan akışı içinde sürdürmemiz, zaten devam ediyoruz, sürdürmemiz de gerekir diye düşünüyorum.”Şentop, “Meclis’in devreye girmesini istiyor CHP. Meclis ayağı eksik mi kaldı bu araştırmada. Siz gerekli girişimlerin olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna da şu cevabı verdi:
“Diğer bütün ayaklarıyla ilgili de mücadele bu şekilde yürütülmüş olsaydı olabilir ama bu konuda ben eksik olduğu kanaatinde değilim. Kendi boyutları içinde biraz uluslararası bir yeni jenerasyon terör örgütüne dönüşen yapılanma ile ilgili mücadele yürütülüyor. Bugün de yine gözaltılar oldu bu süreçle ilgili. Emniyet ve yargı merkezli ki hukuki olarak doğru olan da budur, mücadelenin titizlikle sürdürülmesi kanaatindeyim.”
15 Temmuz Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunun yayınlanmadığına yönelik tartışmalar gündeme geldiği, CHP’den de siyasi ayağın bir göstergesi olduğuna dair beyanlar bulunduğu ifade edilerek, değerlendirmesi sorulan Şentop, bununla ilgili daha önce cevap verdiklerini belirterek, böyle bir komisyon kurulduğunu, hazırladığı metnin de komisyon raporu olarak Meclis Başkanı’na sunulduğunu dile getirdi.
Şentop, konuşmasına şöyle devam etti:“Fakat daha sonra bu raporda komisyonun üzerinde mutabık kalmadığı hususların da bulunduğuna dair komisyon üyesi CHP’li arkadaşlar tarafından bir itiraz yapılıyor, Meclis Başkanlığı’na veriliyor. Ben de komisyon başkanlığı yaptım, süreçle ilgili kısa bilgi vereyim. Komisyonda müzakereler, çalışmalar yürütülüyor, nihayetinde komisyonun çoğunluğunun kabul etmiş olduğu bir görüş vardır. O görüş istikametinde bir rapor hazırlanıyor ve bu raporda gerek çoğunluğun savunduğu görüşler, fikirler, gerekse sayıca azınlıkta kalanların savunmuş olduğu görüşler, muhalefetler, tartışmalar metin içinde yer alıyor.
Sonra bu metin muhalif kalan üyelere veriliyor ve üyeler de bir muhalefet şerhi yazıyorlar. Dolayısıyla komisyon raporunun nihai görüşü konusunda herkes mutabık değil ama ana metnin ne olduğu, muhalefet şerhlerinin ne olduğu konusunda komisyon mutabık oluyor. Görüşlere katılmasalar da nelerin yer aldığı konusunda bir mutabakat var. Fakat iddia şu ki muhalefet şerhi yazmamız için verilen metin ile nihai metin aynı değil. Yazılan muhalefet şerhlerine cevaben metne bazı şeyler konulmuş gibi bir iddia var ortada. Doğruluğunu yanlışlığını bilmiyor Meclis Başkanı. Meclis Başkanı da itiraz üzerine bu metni komisyona iade ediyor. ‘Arada bir ihtilaf var, çözün öyle getirin.’ diyor. Bu süre içinde üzerinde mutabık kalınan bir rapor ortaya çıkmadığı için asıl metin muhalefet şerhleriyle beraber, mutabık kalınan bir rapor olmadığı için rapor verilemiyor.
Daha sonra seçim dönemine girildiği için seçim dönemi geçince yeni yasama dönemi başlayınca bütün raporlar kadük hale geliyor. Dolayısıyla buradaki mesele Anayasaya ve iç tüzüğe göre usüllere uygun teşekkül etmiş, tekemmül etmiş, tamamlanmış bir raporun bulunmaması meselesidir. Böyle bir raporu Meclis bir komisyon raporu olarak basamaz. Bu raporun iç tüzüğe göre oradaki şartlara, kriterlere göre bir rapor olması lazım. Hatta bazı basın açıklamaları var, muhalefet eden, muhalefet şerhi yazan arkadaşlarımızın. ‘Bu rapor basılırsa biz bunu yakarız. Raporları toplayıp yakarız’ diye açıklamaları da var. Şimdi o rapor basılsın diyorlarsa bir çelişki var ama bir metin var mı var. Bu metin yok edilmiş mi? Hayır, böyle bir metin var ama bu metin iç tüzüğün öngördüğü anlamda bir araştırma komisyonu raporuna hukuken dönüşmemiş bir rapor var.”