Salgının ülkemizde nasıl seyredeceğini anlayabilmek için ilk günlerdeki durumunu analiz edelim: Türkiye, Güney Kore, İtalya, İspanya, Fransa ve Almanya’yı karşılaştıralım.
Bilindiği gibi Güney Kore aynı bölgede yer aldığı Çin’le vaka sayısı bakımından bir dönem yarışıyordu. Diğer ülkeler ise Batı Pasifik coğrafyası dışında kalıp salgından halen en çok etkilenenler.
TÜRKİYE VAKA HAVUZU OLUŞTUKTAN SONRA DURUMU TANIMLAYABİLDİ
Aşağıdaki tablo, salgının başlangıcını (yani yurt dışı teması olmayan ilk yerli vakanın belirlendiği tarihi) izleyen ilk bir haftalık dönemde vaka sayılarındaki değişimi gösteriyor. (Ülke isimlerinin altındaki tarihler salgının 1. günü. Salgının 1. günündeki yurt dışı temaslı vakalar günlük toplamlardan çıkarıldı.)
Tablo: Salgının başladığı tarihi izleyen bir hafta içinde vaka sayılarındaki değişim (DSÖ günlük durum raporlarından hazırlandı)
Yukarıdaki tablonun sonucu şu:
Türkiye dışındaki ülkelerde salgının ilk günündeki yerli vaka sayısı 7’nin bile üzerinde değil. Yani ülkeler vakalarına çok kısa süre içinde tanı koydular. Örneğin İspanya ilk yerli vakasını tek vaka olarak 27 Şubat’ta bildirdi.
İlk vaka ne kadar erken saptanırsa izolasyon ve karantina önlemleri de o kadar erken alınır ve salgının şiddetini, yani izleyen günlerdeki vaka sayısını azaltmak da o kadar mümkün olur. Şüphesiz bu bakımdan diğer önlemlerin de yaşamsal önemi vardır.
Türkiye ise ancak 93 yerli vaka biriktikten sonra ilk yerli vaka bildiriminde bulundu. Bu durum çok büyük bir gecikmeye ve artık o noktadan itibaren gerçekleşecek artışın da çok daha hızlı olacağına işaret eder.
TÜRKİYE TEST YAPMADIĞI İÇİN VAKALARI KAÇIRDI
Vaka saptamada gecikilmesinin nedeni, Bilim ve Aydınlanma Akademisi’nin sürecin en başından beri vurguladığı ve gerekli uyarılarda bulunduğu üzere, şüpheli vakalara yeterli sayıda test yapmamış olmasıdır.
Hükümet ve yanındaki bilim kurulu i sayılardaki azlığı hep alınan önlemlerin etkinliğiyle açıkladılar ve salgının ülkemize geç girmesini sağlamakla övündüler.
Oysa hastalar test yapılmadığı için tanımlanamıyordu ve tanımlanamayan her hasta hastalığı bulaştırmaya devam ediyordu. Hala da öyle.
GENÇ OLMAMIZ ‘AVANTAJ’ SAĞLAYACAK MI?
Neyse ki önemli bir “avantajımız” var: İtalya kadar yaşlı bir ülke değiliz. İtalya’da yaşlı nüfus oranı %22,8, Türkiye’de %9,0. Normal koşullarda ortalama yaşam süresinin kısalığı bir sağlıksızlık göstergesidir. Bakalım, geçen zamanda dünyada biriken deneyimlerle birlikte, bu durum salgında bize ne derecede “avantaj” sağlayacak.
Haber:Sol