Mısır Parlamentosu’nun Cumhurbaşkanı Sisi’ye Libya’ya askeri olarak müdahil olma yetkisi veren tezkere kararını değerlendiren araştırmacı-yazar Onur Sinan Güzaltan “Taraflar ilk kez bu denli çatışmaya yaklaştı. Mısır’ın amacının çatışmaya girmek mi tampon bölge oluşturmak mı olduğunu bilmek önemli” dedi.
Mısır Parlamentosu’ndan Libya tezkeresine onay geldi. Karar, Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’ye Libya’ya askeri olarak dahil olma yetkisi vermesi sebebiyle önem arz ediyor. Peki, Mısır, Libya’daki krize müdahil olursa durum ne yönde değişir? Libya’da askeri varlığı bulunan Türkiye, Mısır’ın bu olası hamlesini nasıl karşılar? Libya’daki krizin ağırlaşmasını ne engeller? Sputnik’in bu sorularını Aydınlık yazarı Avukat Onur Sinan Güzaltan yanıtladı.
Güzaltan’a göre Mısır’ın asker gönderme amacının tampon bölge oluşturmak mı yoksa Türkiye’yle doğrudan bir çatışmaya girmek mi olduğunun anlaşılması, olası bölgesel senaryoyu öngörmek için önemli:
“Mısır’ın Libya’ya asker göndermesi bölgedeki dengeleri değiştirecektir, fakat buradaki temel soru Mısır’ın Libya’ya askerini Türkiye destekli kuvvetlerle direkt bir çatışma için mi yoksa 1115 kilometre uzunluğundaki sınırda bir tampon bölge oluşturmak amacıyla mı gönderecek olmasıdır. Bu noktadaki nüans iki ülke arasındaki ilişkiler açısından da belirleyici olacaktır.”
Güzaltan, Türkiye ile Mısır’ın olası bir provokasyon sonucu karşı karşıya gelme riskini de hatırlatarak “Özellikle Mısır’la sıkı ekonomik ilişkilere sahip Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki etkisinden rahatsız olan ‘Atlantik bloku’ bu ihtimali engellemek için ellerinden geleni yapıyor. Ayrıca Mısır’ın Libya’ya açık bir biçimde müdahil olması halinde, saydığım kuvvetlerin TSK ve Mısır ordusunu karşı karşıya getirmek için her türlü provokasyona girişeceği bir ortamda oluşacaktır. Ancak şunu belirtmek isterim ki Türkiye ve Mısır arasında olası bir savaşın galibi ne Türkiye ne de Mısır olur. Kazanan bölgedeki kutuplaşmadan çıkar sağlayan ABD-İsrail ve Körfez hattı olacaktır. Bugün Fransa da bu blokla yakın ilişkilere sahip ve olası bir Türk-Mısır çatışmasını adeta ellerini ovuşturarak beklemektedir” yorumunda bulundu.
Tarafların ilk kez bu denli yüksek bir çatışma riski noktasına geldiğine işaret eden Güzaltan, Libya’daki krizin ağırlaşmamasının tek yolunun Ankara-Kahire diyaloğu olduğunu söylüyor:
“Türkiye-Mısır çatışması, sadece bölgeyi değil dünyayı rayından çıkartacak ve yaraları uzun süre kapanmayacak sonuçlara neden olacaktır. Bunun olmaması için iki ülke çeşitli heyetler aracılığıyla görüşmeler başlatmalı. İlgili bakanlıklar, Doğu Akdeniz’i masaya yatırmalı. Türkiye’nin, Müslüman Kardeşler konusunda nötr bir çizgi izlemesi ilişkileri olumlu etkileyecektir. Diğer yandan Mısır da Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere kimi Körfez ülkelerinin Türkiye karşıtı propaganda ve faaliyetlerine destek verme veya alan açmaktan vazgeçmelidir. Halihazırda süren ticari faaliyetlerde işlerliği arttırıcı adımlar atılabilir.
Diğer yandan Türkiye ve Mısır’la iyi ilişkilere sahip Rusya’nın da sürece dahil olması ve tıpkı Suriye’deki Astana formatına benzer bir oluşumun Ankara-Kahire-Moskova üçgeni kurularak Libya’da uygulanması düşünülebilir. Böylesine bir oluşum Libya’da istikrarı sağlamanın yanı sıra Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığını sağlamlaştıracağı gibi Mısır’ın da özellikle güvenlik alanındaki endişelerini yatıştıracaktır. Rusya ise bölgenin iki güçlü ülkesi Türkiye ve Mısır’la aynı anda müttefik olma fırsatı yakalayacağı gibi tıpkı Suriye’de olduğu gibi ABD’nin etkisini azaltacaktır.
Ankara ve Kahire ilişkilerinde normalleşme sadece Libya’da değil Ortadoğu’da ve dolayısıyla dünyada dengeleri değiştirecek bir adım olacaktır. Bu suretle Atlantik’in bölgedeki adımlarının önüne geçilecek ve Suriye’den Kuzey Afrika’ya değin anti-emperyalist bir setin oluşmasının ilk adımları atılmış olacaktır. Ayrıca Türkiye, Kahire’yle ilişkileri normalleştirmesi halinde PKK ve FETÖ’nün Arap coğrafyası ve Afrika’da, özellikle lobi faaliyetleri anlamında, hareket alanını da kısıtlamış olacaktır. Öte yandan Ankara-Kahire ilişkilerinde normalleşmenin Ankara-Şam ilişkilerini de olumlu bir biçimde etkilemesi olasıdır.”
Haber:Sputnik