KRT’de Çağlar Cilara’nın hazırlayıp sunduğu Haber Merkezi programına katılan Yeniçağ yazarı Batuhan Çolak, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Son dönemde Araplaştırma projelerinin devlet eliyle desteklendiğini ifade eden Çolak, CNR Kitap fuarında devlet eliyle Arapça yayınlar bölümü açıldığını ve burada Arapça İncil’lerin satıldığını söyledi.
Öğrencilerin, liselerde seçmeli ders olarak Arapçaya yönlendirildiğini ifade eden Çolak, “Osmanlıcılık amacından sapmış, süreç doğrudan Araplaştırmaya dönüşmüş durumda. Türkçeyi tam olarak öğretemediğimiz bir sistemde çocuklarımıza nasıl Arapça öğreteceğiz” ifadelerini kullandı.
İşte programdan öne çıkanlar:
Çağlar Cilara: İki tane yazınız vardı çok dikkatimi çeken ve çok paylaşılan. Türkiye’nin Araplaştığı ve Araplaştırma propagandasının yapıldığını söylüyorsunuz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Arap Aydınlar Sempozyumu düzenlemişti. Bu Arap Aydınlar Sempozyumunda bir Arap akademisyen, ‘Allah Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden razı olsun. İstanbul’da bir elimiz yağda, bir elimiz balda yaşayıp gidiyoruz’ demişti. Bunu dediği gün İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir açıklama yaptı. İstanbul’da 1 milyona yakın insanın fatura ödeyemedi diye elektriği ve doğalgazı kesildi, 2017 yıl içinde. Böyle bir tabloda Arap aydın da bunları diyor.
Batuhan Çolak:
“Burada aslında birkaç sonucu olan bir süreçten bahsediyoruz. Arapların, farklı kökenlerin, farklı milletlerin bir çatı altında yaşaması kadar doğal başka bir şey yok. Ancak burada siz farklı etnik kökenleri, farklı milletleri vatandaşlık bağıyla size bağlı olan kişilerden ayırt edip kayırmaya başlar, onların lehinde projeler üretmeye başlarsanız problemler doğar. Tıpkı Türkiye’de bugün yapıldığı gibi.
Nedense milli devletin, Cumhuriyet’in anti tezi olarak bir Osmanlıcılık oluşturuluyor. Fakat Osmanlıcılık son yıllarda öyle bir hale geldi ki Araplaşmaya dönüştürülmüş durumda. ‘Biz Osmanlıyız tüm ümmeti kucaklamalıyız’ diyorlar. Kucaklayalım da ümmet dediğiniz yerde kendi dilinizi kaybetmemeniz gerekiyor. Bugün Yenikapı’ya, Aksaray’a gidin tabelaların çoğunun Araplaştığını göreceksiniz.”
ARAPÇA TABELALAR RESMİLEŞTİ
“Mesela Adana’da, Osmaniye’de, Akdeniz Bölgesi’ndeki belediyelerde tamamen Arapça tabelalar var. Şimdi bu gelen turistler için de abes bir durum. Burası Ortadoğu ülkesi imajı oluşuyor. Ve beraberinde dilinize sahip çıkmak zorundasınız. Fransa parlamentosu almış olduğu bir kararla, tabelalarından İngilizceyi kaldırdı. Bu sadece Arapça değil Türkiye’de ciddi bir İngilizce özentiliği de var. Tabelalarda ciddi bir İngilizce kullanımı da var. Ama bu devlet destekliği değil. Araplaşma, devlet destekli.
Türk Standartları Enstitüsü’nün vermiş olduğu bu karar belediyelerin o tabelaları indirme yetkisini ellerinden almış durumda. İsteyen istediği gibi tabela asabilecek. Ben CNR Kitap Fuarı’na gittim. Orada çoğu yayınevi katılamadı fuara. Sebebi yüksek kira gelirleri. Tam 130 yayınevi Arapça idi. Ve ayrı bir alan ayrılmış onlara. 400 bine yakın Arapça broşür basılmış ve İstanbul’un birçok bölgesine belediyeler tarafından Arapça afişler asıldı oraya yönlendirmek için.
Cumhuriyet’in bir anti tezi olarak Araplaşma zihniyetinden bahsediyoruz. Derin Tarih dergisi her ay çıkıyor bunu kim finanse ediyor? Albayrak grubu. Kimler dağıtıyor? Turkuaz Grubu. Ne yapılıyor Derin Tarih’te? Her ay Atatürk’ün ailesine, milli devlete sürekli sövülüyor. Bunları finanse edenler bir bakmışsınız Araplaştırma projelerinde ortaya çıkıyorlar. Biz bunu iyi niyetli kabul edemeyiz. Siz kendi yayınevinize bir ek ödenek vermezken oraya veriyorsunuz. Arapça İncil satıyorlar orada.
“-DE, -DA’YI AYIRAMAYAN BİR SİSTEM”
Arap Çalıştayı’nda Türkiye’ye öneri yapıyor Arap aydınlar: Arapçanın öğrenilmesi ve yaygınlaştırılması. Okullarda Arapçayı seçmeli ders olarak okutturuyorlar bir problem yok fakat idareler aşırı Arapça öğretmeni kadrosu açıldığı için öğrencileri seçmeli derslerde oraya yönlendiriyorlar. “
Bakın Türkiye’de daha -de, -da’yı, -ki ekini ayıramayan bir sistem var. Türkçeyi öğretemiyorsunuz. Türkçeyi öğretemediğiniz yerde ‘evladım sen bunu seç’ derseniz her şey daha da karmaşıklaşır.
“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK SORUNU KİMLİKSİZLEŞTİRİLMEK İSTENMESİDİR”
Her şeyden önemlisi bir ülkede, bir toplumda çok fazla kültürün egemen olması yıkıntıya götürür. Türkiye’de zaten en büyük problem kimliksizleşme problemidir. Çoğu konu burada kilitlenir. Türk kimliği üzerinde birleşememe. Türk kimliğine öcü gibi bakan, Türk kimliğine aidiyet beslemeyen ve bunun arkasında sürekli farklı kimliklerle farklı etnik grupların resmiyette yer almasıyla çözüleceğini, buna alternatif geliştirenler nazarında bu kimlik bir türlü oturtulamamıştır. Ve milli devletin dayanak noktası kimliktir. Eğer siz bir devleti güçlü bir şekilde ayakta tutacaksanız öncelikle vatandaşlık bağı olacak. Vatandaşlık bağı kimlik üzerinden sağlanır. Kimlikleri, aidiyetleri sürdürülebilir hale getiren ortak dili konuşabileceğimiz bir mecrada en önemli şey günlük dildir.
Dolayısıyla burada devletin bu süreci desteklemesi problemi Türkiye’yi ayrıştırmaya götürür. Dili bozarsanız bir ülkeyi yıkarsınız. En önemli harç dildir. Bu bakımdan bizim burada vurgulamak istediğimiz nokta buydu.
Kaynak: Yeniçağ