Çakırgil, “Tabiatiyle, son bir asrımız kadar, geleceğimize de ipotek koymak eğilimde olan bir resmî ideoloji önünde, -gerekçesinin izah edilmesi de beklenmeyen- bir gerileme sergilenmiş olmasının bir burukluk meydana getirdiğini, gönüllerde bir hüzün havası oluşturduğunu belirtmeliyim” ifadesini kullandı.
İşte Çakırgil’in “İç zaaflarımızı çoğaltmadan ve karşıtlarımızdan alkış ve insaf beklemeden” başlığıyla yayımlanan yazısından o satılar :
“7 Kasım Salı akşamı İst.- Fatih’te ‘Yeryüzü İyilik Hareketi’nin merkezinde, 10 Kasım Cuma akşamı da, ‘İnsan ve Medeniyet Hareketi’nin davetlisi olarak Gebze’deydim. Her iki toplantıda ele alınan konular özellikle de Müslüman dünyasının kalbi mesabesindeki Ortadoğu coğrafyasında emperyalist devletlerin ve güç odaklarının devamlı enrikaları kadar ve ondan da daha önemlisi, kendi iç dünyamızda, hele de İslam adına sergilenen ve sosyal tesanüdümüzü, dayanışmamızı yaralayan iç açmazlarımız idi.
Tabiatiyle, son bir asrımız kadar, geleceğimize de ipotek koymak eğilimde olan bir resmî ideoloji önünde, –gerekçesinin izah edilmesi de beklenmeyen- bir gerileme sergilenmiş olmasının bir burukluk meydana getirdiğini, gönüllerde bir hüzün havası oluşturduğunu belirtmeliyim.
Sustuklarımızla suçlanamayız ama hangi gerekçeyle olursa olsun, kendimize yakışmayan sözlerimizle suçlanırız, vuruluruz da…”