Star gazetesinde bugünkü köşesinde Dede, “Biri Kılıçdaroğlu’na dur desin” başlığıyla Kılıçdaroğlu’nu hedef alırken, Kılıçdaroğlu üzerindeki linç devam ediyor.
Yazı aynen şöyle;
Kemal Kılıçdaroğlu, Alman medyasına yaptığı; “.. bizim buralar güvenli değil, gelmeyin…” mesajına, Hürriyet gazetesinden Abdülkadir Selvi aracılığıyla açıklık getirmiş.. Mealen diyor ki;
“.. ben bunu meclis kürsüsünden de söylüyorum.. Onları tercüme edip yayınlasalar yine mi ülkemi şikayet etmiş olacaktım?” Abdülkadir Selvi elbette nezaketinden dolayı deşmemiş işin o tarafını.. Ama ben söyleyeyim.. Eğer bizim meclis konuşmalarımızdan yola çıkıp kendi iç kamuoylarına dönük haberler yapmaya kalksalardı Türk dışişleri devreye girer ve muhtemel bir yanlış anlamayı telafi edecek müdahaleyi yapardı. Ayrıca, Kılıçdaroğlu’nun Focus mülakatına referans verdiği meclis konuşmaları da arızalı.. O ayrı.. Orada da adam gibi bir muhalefet yapmıyor ki.. Fakat Alman medyasına açıkça ‘burada can ve mal emniyeti yok’ anlamına gelebilecek sözler söylemesinin telafisi yok.. Gelin bu mülakatın üstünde ter ter tepinen Almanya’ya bakalım isterseniz.. Alman siyasetinin iki tesirli ismi Martin Schulz da, Kemal Kılıçdaroğlu’nun akıl hocası dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel de, mevcut Başbakan Merkel’in rakibi, doğru mu?.. Hiç ülke menfaatlerine zarar getirecek, tek söz duydunuz mu bu isimlerden?.. Merkel’i yıpratmak saikiyle bile olsa asla yapmazlar.. Bizde, Tayyip Erdoğan zarar görsün de ekonomiyi de durdururuz, yatırımları da kovarız, turiste de ‘gelmeyin bizim memlekete’ deriz.. Hiç sorun değil.. Bir CHP’li de ‘evet bunu Alman medyasında konuşmamız doğru olmadı’ demiyorsa Kılıçdaroğlu’nun ekibini acilen değiştirmesi gerek demektir.. Açıktan söylemesin, tamam.. Ama içeride bunun özeleştirisi yapılmalı..Savcı Sayan’ın sarsıcı iddiası!
MİT TIR’ları haberi dolayısıyla 25 yıl hapis cezasına çarptırılan Enis Berberoğlu ile CHP’nin hiç ilgilenmediğinin farkında mısınız?.. Ceza kararı açıklandığı gün Kılıçdaroğlu yürüyüşe başladığında, davanın taraflarından biri olan Can Dündar,‘Bastille’ benzetmesi yapmıştı.. Yani Kılıçdaroğlu’nun, İstanbul’a gidip Berberoğlu’nu da alıp çıkacağını ima etmişti.. Oysa öyle olmadı.. Yürüyüş bir kaç gün içinde tamamen 2019 kampanyasına dönüştü, Berberoğlu adeta cezaevinde unutuldu gitti.. Tam da bu tablonun üzerine, eski CHP’li Savcı Sayan bir iddia attı ortaya.. Enis Berberoğlu’nun eşi için, “.. günde iki kez CHP Genel Merkezi’ni arayarak, bize sahip çıkmazsanız eşim konuşacak..” dediğini söyledi..Bu elbette Savcı Sayan’ın iddiası, detayına vakıf değilim.. Ama Enis Berberoğlu’nu bu davada sanık haline getiren de alınabilecek en ağır cezayı almasına sebep olan da CHP’deki medyadan sorumlu genel başkan yardımcılığı vazifesi.. Ama ne yargılamada ne cezada ne de sonrasında CHP var masada.. En azından partinin bir yetkilisi, Savcı Sayan’ın şu iddiasına bir yanıt verse de, işin gerçek sorumlularını görsek. Mesela, bu iddia, parti tarafından cevaplanırsa bir şey anlayacağız, aile tarafından cevaplanırsa da başka bir şey.. Bir görelim hele gelişmeleri..