Avrupa ülkelerine yönelik faşizm suçlamalarının tozu dumana kattığı şu günlerde kavramları araştırıp,öğrenmek yerine söyleneni parti fanatizmiyle tekrar edip,öfkesini portakal bıçaklayarak,inek kesme tehditlerinde bulunarak ortaya koyup,bunu faşist dediği ülkeye demokrasi dersi vermek olarak algılayan topluma anlatma gereğiyle bu yazıyı kaleme aldık.
Peki nedir faşizm?
Kavramın kökeni Antik Roma yöneticilerinin geniş hükümet yetkisini sembolize eden ucunda balta bulunan bir çubuk demetinin adı olan Latince fasces sözcüğünden ileri gelir.
Faşizm suçlamasının temelinde yatan olgu fikir hürriyetinin engellenmesi olarak algılanırken,gözden kaçan şudur;benim fikrim doğrudur ve sen benim doğru fikrimi ifade özgürlüğüme engel oldun.
Peki bunu söyleyen anlayış karşıt fikirlerin ifade özgürlüğünü savunmak durumunda değil midir?
Örneğin,bu yakınmayla bir devleti ve ya devletleri suçlayan kendi ülkesinde ki muhaliflere yönelik baskıları nasıl izah edebilir?
Faşizmin en büyük göstergesi lider sultasıdır.Yani tek adam yönetimi ve o yönetime kesin itaattir.İtaat etmeyen demokratik hakkını kullanmış olmaz,devlete ve devletin vücut bulduğu lidere karşı çıktığı için devlet ve millet düşmanı olur.
İki binli yılların modern dünyasında faşizm tanımı değişmiştir.Kendinden olmayanı ötekileştiren faşisttir.Ötekileştirdiğini hedef gösteren faşisttir.Kutsal olan ölüm değil,yaşama hakkıdır.Yaşam standardının düşük olduğu,yaşam hakkının olmadığı,kitlesel kıyımların sıradanlaştığı ve topluma bu kıyımlarla yaşama dayatmasının olduğu yönetimler faşisttir.
Yani biz hariç her kes faşist.